12 Ekim 2013 Cumartesi

İtalya - Venedik,Floransa,Milano,Roma

1.Gün Venedik

İtalya… Hep görmek istediğim,  Ye, sev, dua et filmini izlerken mest olduğum, her köşesi bana hitap eden İtalya tatilimiz için seçenekleri gözden geçirdik, İtalya’ya gittiğin zaman her yerini görmen lazım, ama bu defa oradan oraya gitmeye, koşturmaya gücümüz yok, biri alsın bizi götürsün her yere, biz sadece gezelim istedik. 2013 yılının kurban bayramının yıllardır en güzel tarihe gelmesi sebebiyle 8 günlük İtalya turumuza Jolly Tur’la gitme kararı aldık.
12 Ekim sabah saatlerinde THY ile başlıyor yolculuğumuz, 2 saat 40 dakika sonra Venedik Marco Polo Havalimanına varıyoruz. Turla gitmenin en güzel yanı ulaşımın rahatlığı. Eğer turun ekstra gezilerine katılmazsan, turla gitmek çok da sıkıcı olmayabiliyor. Otobüsle seni şehir merkezine bıraktıktan sonra serbest zaman verdiği için , ekstra turlara da katılmazsan , gayet de güzel bir tatil geçirebiliyorsun.
Venedik’e ulaşır ulaşmaz otele yerleşmeden, otobüs bizi San Marco Meydanına ulaştırmak için bir yerde bırakıyor, motorla meydana geçiyoruz, panoramik şehir turu için gerçekten işini yıllardır çok iyi yapan ve bu turu dolu dolu hale getiren rehberimiz Altuğ Bey sayesinde gerekli bilgileri alarak, serbest zamanı değerlendirebilmek için, Venedik’in o müthiş, romantik sokaklarına atıyoruz kendimizi. Gerçekten söylendiği kadar varmış, suyun üzerinde bir şehir ve çok romantik. Tabiki Venedik’e gelip de Gondolo binmemek olur mu?
Büyük kanal turu için kişi başı 30 euro ödüyoruz, Venedik’i suyun üzerinde, romantik bir şekilde geziyoruz, tıpkı filmlerde gördüğümüz gibi ve iyi ki de yapmışız dediğimiz keyifli turumuz, 1 saat sonunda sona eriyor.

Venedik

Venedik

Venedik

San Marco Meydanı - Venedik


Venedik - Gondol turu


Venedik - Gondol turu


San Marco Meydanından sonra San Marco Kilisesini geziyoruz, resimler çekiyoruz. Zaman kaybetmeden Rialto Köprüsüne doğru ilerliyoruz. Yürüdüğümüz yollar inanılmaz güzel, pasajın içinden yürüyoruz, her yerde pizzacı, dondurmacı, hep hayalimdeki gibi bir Venedik. Köprüye çıkıyoruz, önünde ve üzerinde bol bol resim çekiyoruz, turun bize vermiş olduğu serbest zamanı en iyi şekilde değerlendirip, meydanın ve dar sokakların altını üstüne getirip, güzel bir akşam yemeğinin ardından, tur otobüsü ile otelimize varıyoruz. Hilton otelde konakladık ve otel gayet temiz ve odalar büyüktü, turların en kötü tarafı otellerin şehre çok uzak olmasıdır ancak otobüslerle şehre ulaşım kolaylığı olduğu için çok da önem vermiyoruz.


Venedik

Venedik

Venedik-Rialto Köprüsünden bir kare


2.gün Venedik 


2.günümüzü turdan ayrı geçirmeye karar vererek, daha önceden internet üzerinden kiralamasını yaptığımız aracımızı Havaalına’na gidip alıyoruz. Hedefimiz Como Gölü ve Milano. Sabahın erken saatlerinde, otelde yapılan kahvaltının ardından düşüyoruz Como yollarına. Yollar güzel, yollar huzurlu, tıpkı İtalya gibi, tıpkı aşk gibi, çocukluğumdan bu yana hayalini kurduğum İtalya gibi. 3,5 saatlik bir araba yolculuğunun ardından Como’ya ulaştığımızda oldukça soğuk, yağmurlu ve kapalı bir hava bizi karşılıyor. Como Göl’ünün tadını maalesef çıkaramıyoruz soğuktan. Tekne turu vs yapamadığımız gibi çok fazla vakit de geçiremiyoruz. Ancak Göl’ün etrafını uzun bir süre yürüyüp, soğuk ve kapalı da olsa tadını çıkarıp, bolca fotoğraf çekiyoruz. 


Como Gölü

Como Gölü

Como Gölü


Sonra aracımıza yerleşip Milano yollarına düşüyoruz. 1,5 saatlik bir yolculuğun ardından moda şehri Milano’ya varıyoruz. Piazza del Duomo’ya vardığımızda arabamızı güvenli olduğundan emin olduğumuz bir caddeye park ediyoruz. Duomo’ya doğru yürüyoruz, meydan gerçekten bizi büyülüyor.  Avrupanın 4.büyük katedrali olan Duomo di Milano’nun ihtişamı gözlerimizi kamaştırıyor, ne kadar fotoğraf çektiğimizi hatırlamıyorum bile :) 



Floransa - Scala Meydanı

Milano - Duomo


Meydanda geçirdiğimiz saatler sonrasında karnımızın acıktığı artık aklımıza geliyor :) Katedralin tam karşısındaki Bar Del Duomo’da 7 gün boyunca yemekten bıkmadığım lezzetli makarnalarından ve makarna delisi olarak, bu kadar çeşitli makarna cenneti olan İtalya’ya geldiğim için şükrederek güzel bir tercih yapıyorum ve Duomo’ya karşı yemeğimin tadını çıkarıyorum. Elbette burası fiyat olarak biraz pahalı ama gerçekten buna değerdi :) 



Milano - Duomo


Yemeğimizin ardından, Galleria Vittorio Emanuele II alışveriş merkezine giriyoruz. İçerisi gerçekten bir cennet, lüks markaların ve lüks cafelerin olduğu bu merkezi mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum. Daha önceden yaptığım araştırmalar doğrultusunda alışveriş merkezinin içerisinde yerdeki boğa figürünün üzerindeki, zaten aşınmış olan bölgeye topuğunuzu koyup 365 derece döndüğünüz zaman şans getireceğine inanılıyor J 
Alışveriş merkezinin diğer ucundaki çıkışı kullandığınız zaman Scala Meydanı’na çıkıyorsunuz ve Leonarda da Vinci heykeli sizi karşılıyor. Bol bol fotoğraf çekiyoruz ve sokakları, caddeleri gezerek keşfe çıkıyoruz. Milano’yu son olarak yaptığımız araba turuyla bolca gezip, fotoğraf çekip, otelimizin yolunu tutuyoruz, tabi önce araba teslim ediliyor.



Galleria Vittorio Emanuele II 

3.gün Floransa

Sabah kahvaltısının ardından odalar boşaltılıyor ve Floransa’ya doğru otobüsle yola çıkıyoruz. Turun bu rahatlığını sevdim sanırım :) 3 saatlik bir yolculuğun ardından, ki bu yolculuk bana göre çok da keyifli, başka bir ülkede şehirler arası yolculuk kadar keyifli bir şey olabilir mi? Etrafı seyrediyorum, küçük şehirlere, köylere, o evlerin içerisindeki hayatlara bakıyorum, zihnim, kalbim, her şeyimle ruhum besleniyor. Floransa’ya vardığmızda şehrin kalbi olan Santa Maria del Fiore meydanında, Floransa Katedral’inin tur rehberimizin harika anlatımıyla hikayesini dinliyoruz. Cennet kapısı diye anılan kapının fotoğraflarını çekiyoruz, aslında kapının orjinalinin içerde olduğunu bunun bir kopyası olduğunu öğreniyoruz. Katedral gerçekten çok büyük, meydanın tam ortasında, hangi sokağa giderseniz gidin görüyorsunuz, neredeyse bütün meydanı kaplıyor. 



Floransa - Floransa Katedrali


Floransa - Floransa Katedrali

Floransa - Floransa Katedrali

Floransa - Floransa Katedrali


Tur rehberimizin bizlere verdiği serbest zamanı fırsat bilip tüm sokakları fersah fersah gezip keşfe çıkıyoruz, hediyelik eşyalar, küçük alışverişler derken, tur rehberimizin tavsiyesi üzerine Trattoria Enzo Restaurantta Fiorentine Steak yemek için mola veriyoruz. Floransa’ya gelip kesinlikle bu steakten yemelisiniz ve gerçekten bu restaurantta yemelisiniz, bu işi en iyi yapanlardan biri. Biraz pahalı olduğunu hatırlatmak istiyorum :) 

Güzel bir yemeğin ardından hedefimiz Ponte Vecchio yani Eski Köprü, Arno Nehri’nin üzerinde bulunan bu köprüyü kesinlikle görmelisiniz, hep fotoğraflarda gördüğüm, köprü üzerindeki renkli küçük dükkanların ve etraftaki evlerin o görüntüsü beni büyüledi, fotoğraf çekmeye doyamadığım bu görüntüden sonra elbetteki köprünün üzerindeki küçük hediyelik eşya satan dükkanları gezip, yine devamındaki sokaklara girip keşfe çıkıyoruz. 





Ponte Vecchio - Eski Köprü - Floransa

Floransa-Ponte Vecchio Köprüsü


Floransa-Ponte Vecchio Köprüsü

Floransa-Ponte Vecchio Köprüsü


Floransa’da geçirdiğimiz bu günün ardından otobüste bekleyen bavullarımızla birlikte otele yerleşmek üzere yola çıkıyoruz. Floransa meydanına her ne kadar uzak olsa da bir daha gittiğimde yine aynı bölgede kalmak isteyeceğim Montecatini Terme’ye varıyoruz. Sanki bir tatil beldesi, sokaklar cıvıl cıvıl, hep butik otel tarzı 2-3 katlı villa tarzı evlerin olduğu bölgedeki otelimize yerleşiyoruz. Maalesef bu defa turun azizliğine uğrayıp 3 yıldızlı otelin odalarını hiç ama hiç beğenmiyoruz. Wc’ler eski ve benim en büyük sıkıntım bu olduğu için neredeyse ağlayacak kadar üzülüp, 2 gün sıkıntılı bir konaklama olacağını düşünüp, tatilin tadını çıkarmam gerektiğini düşünerek kendimi motive etmeye çalışıyorum. Akşama doğru yemek yemek ve bir şeyler içmek üzere Corso Giacomo Matteotti caddesine yürüyoruz, çok hareketli bir cadde, bir sürü cafe ve restaurant var, mağazalar var. Ve çevrede çok fazla otel olduğu için turistlerle dolu Montecatini’nin güzel bir akşam yemeğinin ardından tadını çıkarıyoruz. İtalya’ya geldiğiniz zaman mutlaka Bellini içmelisiniz, tur rehberimizin önerisiyle şeftali suyunun içerisine eklenmiş olarak içmeyi deniyoruz, tadı gerçekten enfes. Cafe’de içtiğimiz bellini sonrası, keyifli bir akşam geçirip ızdırap dolu odama gidip, uyumanın en iyi çözüm olacağını düşünüp, ertesi güne uyanmak için gözlerimi kapatıyorum :)




Floransa -  Montecatini

Montecatini - Bellini keyfi



4. Gün Floransa

Bugün turumuz Toscana bölgesine gideceği için ve bize çok pahalı geldiği için bireysel olarak gezme kararı alarak bugünkü rotamızı Floransa’nın simgesi olan Pisa Kulesi olarak belirliyoruz. Ama öncesinde Michelangelo Meydanına gidiyoruz, San Miniato Al Monte Kilisesine çıkmak için merdivenlerden çıkıyoruz, karşımıza çıkan manzara karşısında adeta büyüleniyoruz. Floransa ayaklarımızın altında. Çektiğimiz fotoğrafların haddi hesabı yok :)
Burada geçirilen güzel ve kısa zamanın ardından hedef Pisa Kulesi. Piazza dei Miracoli’ye doğru yani Mucizeler Meydanına doğru yola çıkıyoruz. Pisa Kulesi uzaktan gözüktüğü zaman aaa ne kadar küçükmüş diyoruz, yakınına geldiğimizde de çok çok büyük bir şey göremiyoruz :) saatlerce ve yüzlerce pozla kaç tane fotoğraf çektiğimizi hatırlayamıyorum. Ve her köşesinden :) Mucizeler meydanında çok uzun saatler geçiriyoruz, dar sokaklarını, pizza dükkanlarını, hediye dükkanlarını geziyoruz.

Floransa - Piazza dei Miracoli - Mucizeler Meydanı


Floransa - Piazza dei Miracoli - Mucizeler Meydanı

Floransa - Pisa Kulesi

Floransa - Pisa Kulesi


Floransa - Pisa Kulesi


Pisa Kulesi


Öğle yemeği için tercihimiz, Pisa'nın keyifli sokaklarında, tıpkı filmlerdeki gibi yüksek sesli konuşmaların olduğu bir Restaurantta şahane bir tercihle noktalanıyor.


Makarna ve Risottonun güzelliği :)


Akşama doğru otele varıp dinlendikten sonra tekrar Montecatini Terme’nin hareketli akşamına kendimizi bırakıp, kokteyl içebileceğimiz bir cafe/bar tarzı bir yerde oturup Floransa’da ki son akşamımıza veda ediyoruz.


5.Gün Roma



Floransa’da ki otelimizden sabah saatlerinde ayrılıyoruz, rotamız Roma. Kahvaltının ardından, otobüsümüz hareket ediyor, yine yollar, yine hayaller, yine görsel bir huzur. 3,5 saatin sonunda Roma’dayız. Roma benim gördüğüm ülkeler, şehirler arasında en iyilerden birini hak ediyor. Roma, Roma seni nasıl anlatmalı ki. Aşk kokan roma, her sokağı, her caddesi bir rüya olan, Elif’in hayalleri olan, filmlerde ölüp biterek izlediği Roma. İlk görülmesi gereken yerlerden biri Colosseo yani Kolezyum. Dünyanın yedi harikasından biri seçilen Kolezyum arenasının önünde, uzağında her yerinde bol bol resim çekiyoruz. Hava Venedik ve Floransa’da olduğundan çok daha fazla sıcak.

Roma - Collesiem

Roma - Collesium


Sonra tekrar otobüslerle Vatikan’a doğru yola çıkıyoruz, rehberimizin tavsiyesi üzerine dünyanın en büyük müzelerinden biri olan Vatikan’ın içine girmeliydik. Çokkk uzun bir sıra boyunca bekledik, inanılmaz bir kalabalıkla birlikte müzeye girdik. Müze gerçekten görülmeye değer, ihtişamı bizi büyüledi, fotoğraf çekmek tabiki serbest :) Benim aklıma hemen tabiki çok sevdiğim Twilight serisinin New Moon bölümündeki sahne geliyor :)


Roma - Vatikan

Roma - Vatikan


Roma - Vatikan

Roma - Vatikan

Roma - Vatikan


Roma - Vatikan


Roma - Vatikan


Ve sonra, uzun uzun yolları, daracık şahane sokakları yürüye yürüye, aşık olduğum Roma sokaklarından Fontana di Trevi yani Aşk Çeşmesine çıkıyoruz. Hep hayalini kurduğum, o çeşmenin yanındayım :) hangi sokaktan girerseniz girin, hangisinden çıkarsanız çıkın, çıkacağınız yer Aşk Çeşmesi. O kadar büyülü ki. Paralarımızı atıyoruz suya, dileklerimizi diliyoruz, resimlerimizi bol bol çekiyoruz. Aşk Çeşmesini birbirine bağlayan her sokakta, cafe, restaurant ve hediyelik eşya satan bir sürü dükkan var. Restaurantlar göz alıcı güzellikte, hepsinin masaları sandalyeleri dışarda, salaş olanlar bile çok şirin. Gözümüze kestirdiğimiz bir restaurantta tabiki makarna yemeye karar veriyoruz. Makarnalar o kadar lezzetli ki, 7 gün boyunca her gün makarna yedim, sadece 2 defa pizza yedim diyebilirim :) Makarnalarının yanı sıra, atıştırmalık başlangıçlar da çok çok lezzetli ve güzel.
Mutlaka sarımsaklı fırında kızarmış pizza tarzı ekmeklerden yemenizi tavsiye ediyorum.
Yemeğimizin ardından Roma sokaklarında geçiriyoruz tüm günümüzü, akşama kadar vaktin nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Aşk Çeşme’sinin önünde mutlaka oturun, insanları seyredin, o an o şehri yaşayın, Çeşme’nin önündeki dondurmacılardan dondurma alın yiyin.


Fontana Di Trevi - Aşk Çeşmesi


Fontana Di Trevi


Roma - Fontana Di Trevi

Roma - Fontana Di Trevi


Aşk Çeşmesi


Aşk Çeşmesi


Sarımsaklı ekmek - şiddetle tavsiye edilir


Tur rehberimizin söylediği saatte otobüse doğru yol alıyoruz. Konaklama tabiki yine şehre uzak bir yerde ama 3 şehirde kaldığımız oteller içinde en iyi otel diyebilirim, temizliği, büyüklüğü gerçekten çok iyiydi otelin ve etrafında sokaklar, villa ve apartmanlarla dolu caddeler var, büyük marketler var, şehre uzak olmasına rağmen yaşam yerinde olduğu için hareketli bir yer. O yüzden akşam dışarı atıyoruz kendimizi, keşfe çıkıyoruz yine J



6. Gün Roma


Bugün tam gün serbest zaman. Ve tabiki doyasıya Roma’yı yaşamayı tercih ediyoruz bugün, ilk hedef yine Aşk Çeşmesi, kalabalıktan çekemediğimiz fotoğrafları erken saati fırsat bilip tekrar tekrar çekiyoruz. Aşk çeşmesinin sokaklarında yürürken geniş bir alana geliyorsunuz, tam karşınızda uzun merdivenler, meydan kalabalık, her yerde insanlar var, cafeler, mağazalar, ortada küçük bir havuz var, herkes merdivenlerde oturmuş, o kadar güzel bir manzara ki. Tabiki Piazza di Spagna burası, İspanyol Merdivenleri. Burada biraz oyalanıyoruz elbette, sonra merdivenleri tırmanıp yukarıdaki balkondan aşağıda gözüken görselliğin resimlerini çekiyoruz, yukarıda ressamlar çıkıyor karşımıza ve uzun bir cadde. Roma’da sokaktan çok ne var ki :)


Piazza Di Spagna - İspanyol Merdivenleri


Piazza Di Spagna - İspanyol Merdivenleri


Roma - Spanish Steps


Roma - Spanish Steps


Roma - Spanish Steps


Dar sokaklardan geçip yine geniş bir meydana daha geliyorsunuz, Piazza Venezia (Viyana Meydanı), görülmesi gereken yerlerden bir tanesi. Meydanın hemen karşısında bulunan Vittorio Emanuele II Abidesi yapı olarak büyüleyici. Viyana Meydanından hareketli ve lüks mağazaların olduğu caddeye doğru yürüdüğünüz zaman sağda Caffe Greco’yu göreceksiniz, 1760 dan bu yana var olan bir cafe ve en iyi tiramisunun olduğu yer. Mutlaka denemelisiniz. Ertesi gün, Napoli’de olacağımız için bugün Roma sokaklarında tüm alışverişlerimizi yapıp, yine güzel bir akşam yemeği yiyip, akşama kadar güzel sokakların tadını çıkarıyoruz.


Roma - Caffe Greco 


Roma - Caffe Greco'de muhteşem tiramisu keyfim


7. Gün Napoli 

Bugün yine tam gün serbest zaman, biz de bunu Napoli’ye gitmek üzere değerlendirme kararı alıyoruz. Otelde yapılan kahvaltı sonrası, otele yakın bir bölgeden otobüse binip, tren istasyonuna varıyoruz.
Napoli’ye biletlerimizi alıp, 10 dakika sonra kalkacak olan trene yetişmek için koşturuyoruz. Trene bindiğimizde yer olmaması bizi hayli güldürüyor, 2,5 saatlik bir yolculuğu ayakta yapacak olmak heyecan verici olsa gerek, öyle de oldu :)
2,5 saatlik yolculuğumuzun sonrasında Napoli’de iniyoruz. Tren istasyonundan indikten sonraki görüntü bizi hayrete düşürüyor, inanamıyoruz, nasıl anlatsam bilemiyorum, sokaklarda her yer çöp içinde, binalar eğri  büğrü, yürüyoruz yürüyoruz, tek bir güzel meydan yok, yerlerde şişe kapakları asfalta yapışmış resmen, pislik içinde, her yerde kötü bir koku ve en kötüsü insanları. Üzerine üzerine yürüyen, tip tip bakan, korkunç tipli insanlar, araştırmadan gitmenin azizliğine uğruyoruz. Amacımız Amalfi kıyısına gitmekti ancak karşılaştığımız manzara bizi ürküttü, kendimizi tren istasyonunda bulduk. Amalfi’ye gitmenin zorluğunu görünce Sorrento’ya bakmaya karar verdik ancak tren saatleri bize hiç uymadı. Bu sebeple tekrar Roma meydanına dönme kararı alarak, hiçbir şey yapamadan tekrar güvenli ve güzel Aşk Çeşmesi etrafında bir yemek yeme hayaliyle geri döndük.


Napoli'nin korkunç binaları


Napoli - Belediye hizmet etmiyormuş, her yer böyle malesef


Napoli - sanırım en düzgün caddesi


Bugünkü heyecanımızdan sonra son görmek istediğimiz yerlerden biri olan Piazza Navona bölgesine doğru yola çıktık. Güzel, büyük bir meydan, araba yok, cafeler var, restaurantlar var. Bir de tam ortada Dört Nehir Çeşmesi. Bol bol fotoğraf çekiyoruz.


Roma - Piazza Navona

Piazza Navona - Dört Nehir Çeşmesi


Son rotamız, Pantheon, tapınak olan Pantheon’un içine giriyoruz. İçerideyken, kafanızı kaldırıp bakınca gökyüzünü görüyorsunuz, çünkü kubbenin tepesi açık, gökyüzünü görebiliyorsunuz.
Roma’da ki son günümüz bugündü, yarın sabah erkenden vatana dönüş var. Turla gitmenin zaman zaman zorluğunu, zaman zaman kolaylığını görsek de , bir daha turla gitmeyeceğimize karar verip, bir sonraki keşifte görüşmek üzere diyorum :)




Roma - Pantheon


Roma


Güzel Roma'nın güzel sokakları


Güzel Roma'nın güzel sokakları


Roma


Roma


Roma




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder