24 Eylül 2015 Perşembe

Kopenhag Gezilecek Yerler - Malmö Gezilecek Yerler

1.Gün Kopenhag

Kurban bayramının yine hafta sonuyla birleşmesinden oluşan güzel bir fırsat sonucu yaptığımız program için, Danimarka’nın başkenti olan Kopenhag’a THY'nin 08:15 uçuşu ile 2 saat 45 dakika sonra ulaşıyoruz. Genelde THY Terminal 2 de indirdiği için, şehre ulaşımı Terminal 2 doğrultusunda anlatıyorum. Pasaport kontrolünden geçip, alana girdiğiniz anda, zaten çok fazla büyük olmayan alanın tavanlarında yer alan tabelalardan metro yazısını görüp, metroya doğru yürümelisiniz, alanın sonuna doğru gittiğinizde metro çıkışını göreceksiniz, çıkıştan önce sağ tarafta bilet satış noktasından bir şehir haritasıyla birlikte , metro , tren ya da otobüs için bilet satın alabilirsiniz. Biz 4 gün kalacağımız için tüm ulaşım araçlarında kullanmak üzere, 72 saatlik bilet için kişi başı 200 DKK yani 26 EUR (92 TL) ödüyoruz. Şu ana kadar gezdiğim ve gördüğüm ülkeler arasında kuşkusuz en pahalı olanı Kopenhag’dı. İnsanları çok mutluymuş, yaşam standartları çok iyiymiş anlıyoruz ama para birimi TL ye oranla düşük olmasına rağmen, fiyatların çok yüksek olması bizi hiçbir şekilde kurtarmıyor J Edindiğim bilgiye göre bu ülkede insanlar giyime ve yeme içmeye çok fazla para harcamadıkları içindir ki, şehirde çok fazla alışveriş yapabileceğiniz marka göremezsiniz , cafe ve restaurantlarda da aynı durum söz konusu, çok fazla seçenek yok maalesef.

Metro girişinden girdiğiniz zaman 5 dakikalık bir yürüme mesafesinden sonra metroya ulaşıyorsunuz Kobenhavns Lufthavn Kastrup durağından Vanlase yazan taraftan biniyorsunuz. 7 durak sonra 8.durakta Kongens Nytorv durağında iniyorsunuz. Burası Kopenhag’da kalabileceğiniz en merkezi bölge, her yere yürüme mesafesinde ve metroya çok yakın. Kopenhag’da konaklama da çok pahalı olduğu için ve otellerin fiyatlarının yüksek, yıldızlarının düşük olmasına rağmen wc leri eski, odaları küçük olması beni araştırma yaparken çok uğraştırmıştı. Uzun uğraşlar sonucunda Wakeup Copenhagen – Borgergade otelinde karar kıldık. Otelin konumu çok çok iyi, Nyhan Kanalına ve diğer görülmesi gereken yerlere çok yakın. Kongens Nytorv metro durağından dışarıya çıkar çıkmaz dümdüz yürüyorsunuz, kaldırım boyunca yürüdüğünüzde biraz ileriden Gothersgade caddesinden sola dönüyorsunuz. Caddenin ismi binanın üzerinde yazıyor, dikkatle bakarsanız ileride göreceksiniz. Sola döndükten sonra 2-3 dakika daha yürüdükten sonra sağda Borgergade caddesine döndüğünüzde hemen karşınıza çıkıyor otel.
Otel gayet büyük, çok fazla oda var, çok fazla sirkülasyon var otelde. Otelin konumu çok iyi ve en önemlisi odalar ve banyo tertemiz. Kahvaltısı da çok iyi, kişi başı 80 DKK (36 TL) verip otelde kahvaltı yapmanızı öneririm, dışarıda çok fazla seçenek maalesef yok. Otelle ilgili tek sıkıntı, odanın rezervasyonunu çift kişilik yapmama rağmen, check in sırasında ikinci kişi için gecelik 30 euro ek ücret istediler.

Odamıza çıkıp yerleştikten sonra, dışarı çıkıp rotamızda belirlediğimiz yerlere doğru yürümeye başlıyoruz, yürüyoruz çünkü hepsi otele çok yakın. Otelden çıkıp biraz yürüyüp sol yaptığınızda tekrar Gothersgade caddesine çıkıyorsunuz, cadde bittiğinde meydana ulaşıyorsunuz, zaten cadde bittiğinde sola dönüp baktığınız zaman renkli evlerin olduğu, Nyhan Kanalını görüyorsunuz. O tarafa doğru yürümek sanıyorum ki 5 dk.
Nyhan Kanalının etrafında bir sürü cafe restaurant var, renkli evlerin olduğu Kopenhag’ın simgesi olan kanalda güzel bir hareketlilik var, biz bol bol fotoğraf çekiyoruz ve kanalın sonuna doğru yürüyoruz. Kanalın sonuna geldiğiniz zaman, sağdan girip yolun sonundan tekrar sağa döndüğünüz zaman Kongens Nytorv metro durağının oradaki meydana geliyorsunuz. Meydanın sağ tarafından herhangi bir caddeden girdiğiniz zaman Stroget Caddesine gidiyor bu yol. Çok uzun bir cadde olmakla birlikte, sağlı sollu mağazaların olduğu kalabalık, hareketli ve en merkezi caddelerden bir tanesi. Magnet, anahtarlık vs. gibi hediyelik eşya dükkanları da bu caddede, ancak çok çok pahalı olduğunu hatırlatmak istiyorum :) sadece 1 tane magnet 7 euro, 1 tane anahtarlık 9 euro, 5 tanesi 22-25 euro olacak şekilde de şahane kampanyaları var :) Genelde avrupa ülkelerinde, 3 tane magnet 10-12 euro olur, elbette istisnalar vardır (Prag gibi) ancak İskandinav ülkelerinde de pahalı olduğunu söylemek istedim.



Nyhan Kanalı

Nyhan Kanalı

Nyhan Kanalının sonuna doğru sokaklar

Stroget caddesini baştan sona yarım saat 45 dakikada yürüyorsunuz, sonuna geldiğiniz zaman büyük bir meydana çıkıyor, burası Hojbro Meydanı. Meydanın tam ortasında bir heykel var. Meydana çıkar çıkmaz sağa dönüp baktığınızda Hard Rock Cafe’yi göreceksiniz. Akşam yemeği vaktimiz geldiği için biz taco yemek için Hard Rock Cafe’ye giriyoruz. Ancak talihsiz bir şekilde halsizlikle başlayan soğuk algınlığım benim daha fazla sokakta dolaşmama izin vermiyor maalesef. Akşamları çok daha fazla soğuyan havada, Kuzeyli olan Kopenhag halkının t-shirtlerle dışarda dolaşması sinirinizi bozsa da sıcakkanlı Türkler olarak soğuğa daha fazla dayanamıyoruz :)



Stroget Caddesi başlangıcı


Stroget Caddesi


Hojbro Meydan

2.Gün Kopenhag

Her zaman gittiğim tatillere, ilaç çantası yaparak gittiğim için ikinci gün dışarı çıkabilecek kadar iyi hissediyorum. Mutlaka yanınıza ilaç almalısınız, acil bir durum olsa bile yurtdışında eczaneden reçete olmadan ilaç alamıyorsunuz. İkinci günümüzde otelin kahvaltısını henüz keşfetmediğimiz için Kongens Meydanında bulunan bir cafe’de saçma sapan bir şeyler atıştırarak geçiştiriyoruz. Bugün ilk gidilecek yer Botanik Bahçe. Otelden çıktığınızda sağa döndüğünüz zaman yani Gothersgade caddesinin sonuna doğru yürüyünce karşınıza Kongens Have parkı çıkıyor, önce bu parkta biraz dolaşıyoruz, resim çekiyoruz. Parkın hemen içinde bulunan Rosenborg Kalesine geçen küçük köprüden geçiyoruz, bahçesinde askerlerin saat değişimine rastladığımız için hemen video çekiyoruz. Küçük bir kale ancak bahçesi oldukça büyük, bol bol fotoğraf çekip Kalenin hemen arkasındaki çıkıştan dışarı çıkıyoruz. 


Kongens Have Park

Rosenborg Kalesi

Rosenborg Kalesi

Rosenborg Kalesi

Dışarı çıktığınız zaman geniş bir yola çıkıyorsunuz, yolun hemen karşısında az ilerde Botanik Bahçeye giriyoruz. Botanik Bahçe deyip geçmeyin mutlaka görmelisiniz, zaten yemyeşil olan Danimarka’da sayısını bile artık hatırlamadığım bir sürü parktan bir tanesinin yine içindeyiz. Ancak burada büyük bir cam binanın içerisinde bulunan dünyanın her yerinde yetişen, varolan bitki, ağaç ve çiçek, yeşil her ne varsa orada görebilirsiniz. Kesinlikle gezmelisiniz. İçerisi zaten oksijenden nefes alınamayacak kadar boğuk. Balta girmemiş orman gibi gözüken cam binanın içindeki her bitkinin ve ağacın altında hangi ülkeye ait olduğu yazıyor ve giriş ücretsiz. Hayatım boyunca görmediğim şekillerde ki bitkileri görmek güzel bir deneyimdi.


Botanik Bahçe

Botanik Bahçe

Botanik Bahçe

Botanik Bahçe

Botanik Bahçe

Botanik Bahçe

Botanik Bahçe



Botanik Bahçe

Botanik Bahçe’den çıktıktan sonra hedef KastelletBotanik Bahçenin ana girişi Oster Voldgade caddesi boyunca sahile doğru yürümeye devam ediyoruz. Kastellet girişine geldiğimiz zaman caddenin karşısındaki otelin altındaki Babette Cafe’de ev yapımı patates kızartması yiyoruz, biraz dinleniyoruz. Kastallet yıldız şeklinde çok büyük bir park, yıldız şeklini oluşturan yeşillikler yüksekte kalıyor, üzerine yürüyerek çıkıyorsunuz, şahane resimler çekebiliyorsunuz, yemyeşil her yer. Bol bol fotoğrafın ardından çok uzun bir yürüyüş sonrasında hemen yanında bulunan Gefion Çeşmesine doğru yürüyoruz, foto çekimlerinden sonra sahilde bulunan deniz kızı heykeline gitmek gerekirdi, görülmesi gereken yerlerden biri ancak ben bu hasta halimle daha fazla gezemeyeceğim için, tekrar Hojbro Meydanına gidip, Starbuck’ta kahve ve tatlı keyfi yapıp, dinleniyoruz, sonra otele dönüyoruz.


Kastellet

Kastellet

Kastellet

Kastellet

Gefion Çeşmesi

Hojbro Meydanı

3.Gün Malmö

Danimarka’dan diğer İskandinav ülkelerine geçmek için kullanılan Oresund Köprüsünün ne kadar dillere destan olduğunu biliyorsunuzdur. Hem köprüden geçip o deneyimi yaşamak, hem de gelmişken yakın bir bölgeyi daha göreyim dediğimiz için, daha önce araştırmalarımız doğrultusunda karar verip internetten kişi başı 28 euroya aldığımız Malmö biletlerimizle İsveç’e geçiyoruz. İsveç’in 3.büyük şehri olan Malmö, Kopenhag’a trenle 45 dakika uzaklıkta. Aslında Göteborg da 3,5 saatlik bir uzaklıkta ve bindiğimiz tren oraya da gidiyor, ancak kişi başı 125 euro olduğu için biz gerek duymadık. Her ne kadar çok güzel bir şehir olsa da Malmö’nün küçük ve sevimli sokaklarını da biz çok beğendik.
Ayrıca Oresund Köprüsünden geçmeye kesinlikle değerdi. Köprünün üst katından araba ve otobüs gibi araçla, alt katından ise trenle geçebiliyorsunuz. Üst katından geçmek tabi ki görsel açıdan daha keyifli, alt katta sadece denizi görebiliyorsunuz, ancak trenle geçtiğimiz için buna da şükür diyerek video çekiyoruz.

Malmö Tren İstasyonu


Kopenhag’dan 45 dakikalık bir yolculukla ulaştığımız Malmö tren istasyonundan çıktığınız zaman karşınıza bir otobüs durağı çıkıyor, Malmö’de otobüs veya trene binmenize kesinlikle gerek yok. Her yer birbirine çok yakın. Tren istasyonundan çıkarken sağda turist info göreceksiniz, oradan şehir haritası alabilirsiniz. İstasyondan çıktığınızda karşınıza nehir üzerinden geçen küçük bir köprü çıkacak, bu köprüden geçtikten sonra hemen karşısındaki geniş caddeden yürümeye devam ediyorsunuz, geniş bir meydana geliyorsunuz, bu meydanın adı Stortorget. 

Malmö - Stortorget Caddesi girişi

Malmö - Stortorget Meydan

Malmö - Stortorget Meydan

Malmö - Stortorget

Meydanın sağ tarafından yürümeye devam ettiğinizde Lilla Torg’a gelip bu küçük şirin meydana aşık oluyorsunuz :) Lilla Torg yani Eski Şehir, tıpkı adı gibi eski ve küçük binalarla çevrili küçük bir meydan, tam ortada bir sürü değişik şeylerin satıldığı stantlar var. Meydanın kenarlarında bir sürü cafe ve restaurant var. Hava Kopenhag’a göre oldukça güneşli ve sıcak. Kopenhag nedense bana biraz kasvetli geldi, Malmö’yü özellikle Lilla Torg meydanını çok sevdim ben, Cumartesi günü olması sebebiyle de bir hareketlilik var meydanda, cafelerde bir kalabalık var. Bütün görülecek yerleri gördükten sonra buraya tekrar dönüp yemek yemeye karar verip, Malmö Kalesine doğru yürümeye devam ediyoruz. 


Malmö - Lilla Torg (Eski Şehir) Meydan

Malmö - Lilla Torg (Eski Şehir) Meydan


Kaleye gitmek için Lilla Torg meydanından sağa doğru ara sokaktan sahil tarafına çıkmanız gerekiyor. İstasyon tarafına değil de diğer tarafa doğru 10-15 dakika kadar yürüdüğünüzde kaleye ulaşıyorsunuz. Kale tıpkı eski savaş filmlerinde ki gibi, etrafı suyla çevrili, giriş kapısında köprü olan, geçmişe yolculuk yapmanızı sağlayan kalenin bol bol fotoğrafını çekiyoruz. Kalenin içerisinde müze var, gezmek isteyenler için çok fazla sıra olmadığını söylemeliyim. Biz girmediğimiz için fiyat veremiyorum maalesef. Kaleden çıkınca sol tarafa doğru yürümeye devam ediyorsunuz, hemen yan tarafında bulunan Kungsparken'e geliyorsunuz, her yer yine yemyeşil, içerisinde küçük küçük göller olan büyük bir park ve içeride resim çekmek için çok güzel bir değirmen var, harika fotoğraflar çekiyoruz. Parkta yeşilliklere biraz uzanıp, dinleniyoruz, güneşin tadını çıkarıyoruz. 


Malmö - Kungensparken

Malmö Kalesi

Malmö - Kungensparken

Malmö - Kungensparken

Güzel bir öğle yemeği için ki saat her ne kadar 15:30 olsa da, Lilla Torg meydanında bulunan Steak House restauranta gitme kararı alıyoruz. Bütün cafelerin dışarda masaları var, her hangi birini tercih edebilirsiniz ama kesinlikle Steak House’da steak yemelisiniz. Güzel tarafı şu ki, eğer domuz tüketmiyorsanız, bu cafede domuz eti olmadığı için steak sadece dana etinden yapılıyor. Ve çok lezzetliydi, bu güzel yemek için 390 isveç frankı veriyoruz, bu da 136 TL gibi bir miktara geliyor. Malmö’nün para birimi İsveç Frank’ı, biz Danimarka’da bir change ofiste gitmeden çeviri işlemimizi yapmıştık. Malmö Kopenhag’a göre kesinlikle çok çok daha uygundu, bu yemeği Kopenhag’da yemiş olsaydık en kötü 600 DKK verirdik. Lezzetli ve keyifli yemeğimizin ardından, biraz da dinlenerek, görülmesi gereken son yer olarak belirlediğimiz Möllevangstorget Meydanındaki pazara gitmek için yürümeye başlıyoruz. Lilla Torg bölgesinden aşağıya doğru yürüdüğünüzde önce Gustav Adolfs Meydanına çıkıyorsunuz, 20 dakika kadar yürüme mesafesinden sonra Möllevangstorget meydanına geldiğimizde ortasında bir heykel ve cafelerin olduğu bir meydana çıkıyoruz. Biz gittiğimizde saat 17:00 olduğu için meydanda varolan meyve sebze pazarına yetişemiyoruz. Çöp arabaları meydanı temizliyor. Etrafı biraz dolaşıp, fotoğraf çektikten sonra tekrar Lilla Torg bölgesine gelip, etrafta bulunan küçük dükkanlardan hediyelik eşya vs alıyoruz. Trenimizi biraz geç saate aldığımız için, Malmö’de görülecek yakın mesafede başka bir yer olmadığını düşünerek, biraz da yorulduğumuz için, güzel ve şirin bir cafede kahvemizi içerek tren saatimizi bekliyoruz. Akşam Malmö tren istasyonunda dikkatli olmanızı tavsiye ediyorum, çok değişik tiplerin barınak olarak kullandığı, ürkütücü bir yer haline dönüşüyor.


Malmö - Möllevangstorget Meydanı

Malmö - İsveç

4.Gün Kopenhag

Son günümüzde, kahvaltımızı otelde yapıyoruz, kahvaltısı gayet güzel. Valizlerimizi emanet dolabına 20 DKK vererek bırakıyoruz. Uçuş saatimize kadar, son gün yapmak istediklerimizi yapmak için Stroget caddesine gidip Danimarka’nın markası olan Lego mağazasından lego alıyoruz :) Stroget sokağın sonuna kadar yürüdüğünüz zaman karşınıza çıkan Hojbro Meydanına çıktığınızda yürümeye devam ediyorsunuz, hemen karşınızda solda Tivoli Bahçesini göreceksiniz. Biz 3 gün boyunca geldik buraya ancak kapalıydı, giremedik, maalesef çok istediğim tivoli bahçesini göremeden Kopenhag’dan ayrılacağım için üzülüyorum. Ancak kesinlikle görmek istediğim bir yer daha var ki, hippilerin bölgesi olan Christiania Bölgesi, mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir tanesi, metroyla ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Biz Kongens Nytorv’dan metroya binerek bir durak sonra Christianshavn durağında iniyoruz. Duraktan çıktığınız zaman dümdüz yürüdükten sonra solda göreceğiniz geniş sokaktan girip, yürümeye devam ediyorsunuz. Az ilerde sokağın sol tarafında karşınıza Saviour Klisesi çıkıyor, yürümeye devam ettiğiniz zaman sağda, hippilerin bölgesinin giriş kapısını görüyorsunuz. Burada fotoğraf çekmek yasak, çünkü bölgede ot satışı yapılıyor. Ama ben ot satışının yapılmadığı yerlerin, çok korkarak da olsa fotoğrafını çekmeye çalıştım tabi :) 70 li yıllarda hippilerin işgal ettiği 34 dönüm arazi üzerine kurulu bölgenin içinde çok da güzel bir göl var. İçeride her yer graffiti, rengarenk duvar boyalarıyla çeşitli şekillerin ve yazıların olduğu bölge o kadar değişik ki, kendinizi bir film setinde gibi hissetmenizi sağlıyor. Ve bir o kadar da pis ve ürkütücü. Çünkü burada hippiler iç içe yaşıyor, minik minik prefabrik evlerin ve tahtadan yapılmış bahçeleri olan hippilerin yaşadığı değişik bir bölge. İçeride koşmak da yasak. Çünkü ülkede ot satışı serbest değil, polis zaman zaman baskın yaptığında, bölgede yaşayan insanlar koşmaya başlıyormuş. O yüzden normal bir durumda koşmak yasak :) 


Benim görüp de ilgimi çeken bir görüntüden bahsetmek istiyorum; tahtadan 3 tarafı kaplı dolap gibi bir yer yapmışlar, içinde eski kıyafetler ve ayakkabılar olan açık bir gardrop bu. Bölgede çocuklar da var, annesiyle bir çocuk üzerine uyan kıyafetleri seçip, üstlerine geçirdiler. Çok garipti gerçekten.

İçeride bir takım satışlar, gösteriler yaparak gelir elde ediyorlar, bölge dışarıdan ziyaretçilere açık ve Kopenhag’da en çok ziyaret edilen bölgeymiş. Benim Kopenhag gezim burada sona eriyor. Bir sonraki keşifte görüşmek üzere…


Christiania - Hippilerin Bölgesi Giriş


Christiania - Hippilerin Bölgesi


Christiania - Hippilerin Bölgesi


Christiania - Hippilerin Bölgesi


Christiania - Hippilerin Bölgesi

Christiania - Hippilerin Bölgesi


Christiania - Saviour Klisesi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder